Friday, January 8, 2010

Monday, November 30, 2009

Biricik...





















Biricik…



Hastasın (Sevemiyorsun…)


Sevemiyorsun ve kanlı gözyaşlarinla damliyor isyanin
Dudaginda hic inanmadigin Tanrıya yakarışlarla
Ask sırtta kayadir simdi ve geceler bitmez bir yokuş
Sevdanın giysileri giydirilip pazara sunulduğundan beri yalan


İşte bu anlarda
Eller saz çalmaz ,diller söylemez ve içten bakmaz olur ya gülen gözler.
Kuşlar da susar ve keder dolar ezgileri türkülerin.
Demdir artik
Doğruların her ucu göründüğünde
Sevdanın dokuzuncu köyden de kovuluşu
.

İşte bundandır
Ulu çınarların dallarında onca yıldız birikirken
Doludizgin sevmelerin gölgelerde yitmesi
Ve gözlerinde asılı korkusuyla,
Neslinin son ferdi bir hayvan gibi
Sevdanın atıldığı diyarlarda inlemesi…

Oysa sen bilmezsin
Aynadaki pozlarına her taptığında gözundeki iyilikten korkanlar,
İçlerindeki boşlukta biraz daha kaybolurlar.


Sen uyma, cevir başını, hayata bak…
Bak, cennete gideceğini düşleyerek,
Gözlerini yumuyor ak sakallı bir dede
Dudaklarında yarım kalmış onca hayalin donuk gülümseyişi
Tek bildiği;
Nereye gideceğini söyleyen tabelayı onun dikmediğiydi oysa.
‘’Torunum da şimdi doğuracak’’der
Çiçekler açarken…Visneler kizarirken...
Mutlu ölmek icin, elinde gelecek hayatlarin belli belirsiz nacar umutlari...
Gozlerini kisip der ki;
Boynunu büktüğünde küçük ayrıntıların büyük mutlulukları.
Özlenmemiş bir ifadedir dudaklarımıza yerleşen.
Sevda, yine bir başka bahardadır
Ve düşüş,
Hayatın ve zamanın avuçlarından
Hızlanmaktadır.


Bu yuzden,

Duyuyorum,
Duyuyorsun,
Duyuyoruz,
Duymalıyız,
Çünkü böyle anlarda
Fikir kalabalığında cılız kalıyor gercegin sesi
Ve yükselmeler
Alcalmalarin diyarindan geciyor...
Yarım kalmış duyguların tüttüğü şehirlerde
Haykırılmış onca çığlık geceyi aşamazken
Jarjörde duygular, vuracak kalp arıyor.
Yokluga hapsetmek isterken savaşları,
Baris masasinda savaslar dusleniyor.
Ah Bilmiyordum...
Mavi vurulmus çoktan!


Yanarsın! Yanar tütersin böyle anlarda
Umutların çığlıkları asılırken zamanın geçmiş denen kutusuna
Ağlarsın avuçlarından akıp gidenlere…
Batan güneşe şaşarsın bazen de,
Kızıllığında belirir çaresizliğin.
Sarp kayalıklarında yankılanırda yüreğinin,
Yine sana döner sesin.
Ve zaman,usulca beliren çizgiler atar aynalara o korkunç ustalığıyla,
Dökülür içinden umutların simsiyah kokularla.
Bir kara solukluk sıvanırken yüreğine ,
Tutuşur mosmor ellerin, yüreğinin yangınıyla.
Şaşarsın
Sevgisizliğin idam ilmiğinde
Ölümü özlediğini fark edip ürperirsin
Sahte kıyametler alır gerçeğinin yerini

Ama Biricik…
Senin için ufku boş değildir sevdanın
Baktıklarını görmeyenler anlayamaz ki seni...

Düşünürsün...
Ve için sızlar ağaçlara kazınan seni seviyorumların
Neden usulca kulaklara fısıldanmayışına…
Sahilde yazılan ‘’Seni seviyorumlar’’ ın dalgalarla yokoluşuna…
Kara bulutlara bakarsın, yıldızlar yok oldu sanırsın...

Ancak!

Aniden

Vakitlerden ilkbahar
Ve dolunayın bir süzülüşüyken saat,
Serin bir rüzgar ve içinde tedirginlikken an
Ve yaşam dediğin sessiz bir bakışken
Çoktan dökülmeyi bekleyen göz yaşlarınla
Avuçlarından kayıp giderken son gençliğin
Nihayet haykırabilip düğümlenmiş çığlıklarını
Her zaman parlak ama her zaman sessiz yıldızlara

Aniden

Usul bir ruzgarin elinden tutup sessizce bir daha seversin!
İçinde ince bir keman hüznü
Bir kavalın doğallığı
Ve bir bağlamanın inleyişiyle
Tınıların sevdasını keşfedersin…
Ay yüzünde ışıldarken
Onca şimşeklerin arasında tertemiz bir şeyler akar içinden.
Sevda anka kuşudur şimdi
Ve ruh, ısıtıp ısıtıp eski mutlulukları
Yiyemez haldedir…
Öyle seversin ki
Bir rüzgarın umarsızlığıyla
Yeşillik olup çimende
Temiz bir pınarın berraklığıyla papatya kokarsın…
Sessizce bir kalp çizerken defterine
Yüzünde bir tebessüm belirir gözündeki yaşa inat
Tanrının en mutlu anında yarattığı kul olursun.

Sonra…

Sonra bir zafer süngüsü parlar çaresizliğin karanlığında
İsyan, bildik boyun eğişlerden çıkagelir
Ve coşar adımları insan kalbinin
Doludizgin,yalınkılıç
Mutsuzluğun sarp kayalıklarına tırmanan
Umutlarını görürsün
Gözlerde kudretli dalgalarla ihtilal çiçekleri açar
Tarihin en onurlu adımlarıyla koşmaya başlar
Onca sevgisizlikten ölümüne severek hesap sorarsın.

Artık ne intihardır
Ne ilahi bir suç
Uğruna ölmek sevdanın!

Ama biricik!

Kötülükten esen tüm rüzgarlara inat
Kendi doğrularının ardı sıra yürürken
Yürümelerin o en onurlusuyla
Kimi güler
Romanlarda yaşamakla suçlar
Kimi filmlerde…
Ve acırlar sana acınacak hallerini bilmeden
Ve sen
Tamda bu insanların ruhunda bile bir şeyleri değiştirmeye başlamışken
Vazgeçersin!!!

Sevgisizliğe sıktığın tüm yumruklarına,
Tüm isyanlarına rağmen
Vazgeçersin…

Korkarsın…
Ürkersin sevmenin derin koyuluğundan
Yüreğinde herkes gibi olmanın dayanılmaz sızısına rağmen
Avucunda yabancı bir güvenlikle yapay bir mutluluğun elinden tutup
Kalabalığa karışır,
Onlarla erir,
Onlarla yok olursun…
Avucunda o an ölmüş sevgin kanarken…